Otomotivde pozitif beklenti umudu

, , Otomotivde pozitif beklenti umudu için yorumlar kapalı

 
Planlama yapması zor bir dönemden geçtik
“Nisan sonu itibariyle iş sonuçlarımıza baktığımızda ise hem üretimde hem ihracatta azalma görüyoruz. Üretimde %9, ihracatta ise %11’lik azalma ama diğer taraftan sevindirici olan döviz bazında baktığımız zaman bu kaybın olmadığını, bu da tabi yaşadığımız aslında maliyet artışlarını ihracata da yansıtmamızın bir göstergesi sonuçta. Doğal olarak özellikle hammadde, malzeme ağırlıklı maliyet artışları da ihracat fiyatlarına yansımış durumda. Ama yaşadığımız bütün zorluklara rağmen yine de Nisan ayı sonuçları bence iyi sonuçlar diye düşünüyorum. Çünkü gerçekten planlama yapması zor bir dönemden geçtik. İnşallah da bu herhalde en kötümüz olacak.
 
Bizim ülkede ciddi yatırımlarımız var.
Türkiye pazarındaki yerli araç gelişimine baktığımız zamansa toplamda %44’lük bir yerli penetrasyonumuz var. Bu tabi otobüs ve minibüslerde %100. Keza traktörde de %100’e yakın seviyelerde. Bunlar tabi çok iyi rakamlar. Dolayısıyla Türkiye’nin otomotiv sanayi bu segmentlerde Türkiye’nin ihtiyacını karşılayabiliyor durumda. Keza kamyonda da %70 gibi bir yerli payımız var. Otomobilde bir miktar kaybımız, hafif ticari araçta ise artışımız var. Bu da aslında bizim için önemli. Yani bu düşük kapasite kullanım ortamında Türkiye’de üretilen araçların satış menzilini arttırmak da bizim otomotiv sanayi olarak desteklememiz, daha iyileştirmemiz gereken bir konu. Bizim ülkede ciddi yatırımlarımız var.
Türkiye mühendislik anlamında da çok ön plana çıkıyor.
Küresel ekonomik hareketlilik (Covid, Ukrayna-Rusya savaşı vs.) dünyada da bir yüksek maliyetli ülke, düşük maliyetli ülke hareketi başlıyor yeniden. Düşük maliyetli ülkelere doğru bir yönelim var. Bu tabii ki Türkiye gibi ülkeleri olumlu etkileyecektir. Şimdi çok konuşuluyor, tedarik zincirinden Türkiye’nin daha fazla pay alması falan ama bunu tek başına covidden dolayı Çin gibi ülkelerin riskli olduğunu gördük şeklinde yapmıyorlar. Bunun üzerine çıkan, yüksek enflasyon ve maliyet artışlarının getirdiği bir şey ile yapıyorlar. Yüksek maliyetten, alçak maliyete gidelim çabası var Avrupalı üreticilerde. Bunu yan sanayi tarafında da görüyoruz. Otomotiv sanayisi toplam rakamlarına baktığımız zaman da görüyoruz, yan sanayide artış var. Dolayısıyla, Türkiye için hem otomotiv ana sanayisi hem de yan sanayisi açısından olumlu. (Bu high cost low cost trendi Türkiye’yi ön plana çıkartacak). Yalnızca Türkiye değil, Romanya, Sırbistan, Fas, Slovenya gibi ülkeler arasında bir rekabet oluşacak. Bu mühendislik alanında da böyle. Buna paralel olarak Türkiye mühendislik anlamında da çok ön plana çıkıyor.
Türkiye’de yeni yatırım zor
Türkiye’nin yeni yatırımı çekmesinde önemli bir kriter kuvvetli bir iç pazarının olması. Biz bunu başaramadıkça Türkiye’de yeni yatırım zor. Asıl teşvik her zaman Türkiye’nin kendisidir. Zaten ihracat projelerinin de iç piyasa destekli olmaması da zor. Yalnızca %100 ihraç edeceğin bir aracı Türkiye’de yapmanın da büyük bir anlamı olmuyor. Özellikle elektrifikasyon ve bataryalara yakın olman, sattığın yere yakın olman lazım dolayısıyla mutlaka iç piyasa desteği olması lazım burada da en büyük teşvik pazarın kendisi… Bugün Volkswagen konuşuluyor, Türkiye iç pazarı 2 milyon olsa zaten marka kendisi gelecek.
Pozitif bir beklentimiz var
Biz üyelerimizle baktığımız zaman aslında sene başı tahminlerimizi bir miktar daha yukarıya aldık. Bu çipteki malzeme sorunundaki durumun biraz daha iyileşeceğini varsayıyoruz. 11-12 aralığında olan ihracatımızın 14-24 aralığına yükseleceğini, aynı şekilde üretimin de 8-15 aralığından 10-18 aralığına yükseleceğini düşünüyoruz. Çok büyük olmasa da yine de pozitif bir beklentimiz var sene sonuna yönelik olarak. Biz çalışmaya devam edeceğiz.