Nissan e-POWER teknolojisiyle dev Enerji Santrali’ne Yolculuk…

, , Nissan e-POWER teknolojisiyle dev Enerji Santrali’ne Yolculuk… için yorumlar kapalı

Bu aydan itibaren yeni bir yazı dizisine başlıyoruz. Nissan’ın yeni motor teknolojisi olan e-POWER’ı anlatmak için Türkiye’de kendi enerjisini üreten yatırımlara düşecek yolumuz.  Yazı dizisinde ilk durağımız pek yakında  milli gururumuz olacak olan Karapınar Güneş Enerji Santrali (GES)… Birazdan ayrıntılarını okuyacağınız bu dev yatırıma, kendi enerjisini kendisi üreten yeni Nissan Qashqai E-POWER ile gittik. Zaten bu yazı dizisine başlama noktamız da buydu, kendi enerjisini üretenlere, kendi enerjisini üreten e-power teknolojisi ile gitmek… İstanbul-Konya arasındaki gidiş geliş 1.400 km bulan yolculuğumuzda bu yüksek teknolojiyi test etme şansını elde ettik.
İşte kendi enerjilerini üreten Karapınar Güneş Enerji Santrali (GES)ve Nissan Qashqai  E-POWER teknolojisi hakkında bilmek isteyeceğiniz her şey… Enerjisi yüksek yolculuğa hazır mısınız?
 
 
Kendi enerjisini üreten Nissan e-Power teknolojisi
 
Evet önce  jenaratörüyle elektrik üreten Nissan e-POWER teknolojisini anlatalım.  Aslında e-POWER sistemi çok basit ve anlaşılır. e-POWER sistemi ile jeneratör ünitesinde bulunan 1.5 litrelik içten yanmalı motor, yalnızca elektrik üretmek için kullanılıyor. Burada üretilen enerji, invertör aracılığı ile bataryaya ve elektrik motoruna iletiliyor. Gaz pedalı hareket ihtiyacını elektrik motorundan aldığı için anlık performans üst düzeye çıkıyor. Ayrıca yavaşlama ve frenleme anında geri kazanılan kinetik enerji, yeniden kullanılmak üzere bataryaya yönlendiriliyor. e-POWER sisteminin gaz pedalına gösterdiği anlık tepki, tüm sürüş koşullarında benzersiz deneyim sunuyor. Biz bu sistemi İstanbul-Konya-İstanbul güzergahında test ettik. Gerçekten sistem inanılmaz çalışıyor ve son derece konforlu bir sürüş kalitesi sunuyor. İşin tasarruf yönü de çok cazip.  e-POWER sistemi ile içten yanmalı motorun optimum sıkıştırma oranı ile çalışması sağlanırken geleneksel benzinli motorlara göre daha düşük yakıt tüketimi ve CO2 emisyonu değerlerine ulaşılıyor. e-POWER teknolojisi, bu özelliği ile şehrin hava kalitesini artırırken sessiz çalışan motoru ile de sürüş konforunun artmasını sağlıyor.
 
Dışarıdan şarj etmeye gerek kalmadan elektrikli sürüş.
 
Evet aslında en kolay anlaşılır ifade ile de öyle söylenebilir; dışardan kablo ile şarj etmeye gerek kalmadan kullanılan elektrikli otomobil Nissan Qashqai… Araç Türkiye’ye üç farklı donanım seviyesi ile birlikte geldi. Design Pack, Skypack ve Platinum Premium adındaki donanım seviyelerinin hepsinde de 1.5 litre turbo benzinli motor bulunuyor ve tek başına 156 beygirlik güç üretiyor. Ancak bu güç benzinli motor sürüş senaryosuna göre invertör aracılığıyla elektrik motoruna güç sağlıyor. Jeneratör görevi yapan bu motor, sürüş sırasında enerjiyi doğrudan elektrik motoruna iletiyor. Tekerleklere güç veren elektrikli motor ise 190PS ve 330 Nm tork üretiyor.

e-Pedal teknolojisi nedir?

Nissan Qashqai’deki bir başka teknolojik özellik de e-Pedal adını taşıyor. Genel söylenimle “Tek Pedal” deniyor. Nissan buna e-Pedal adını vermiş.
Sürüş süresinin % 70’inin şehir içinde geçirildiğini düşünerek Nissan, “e-Pedal” olarak adlandırdığı yeni bir sürüş deneyimi geliştirmiş. e-Pedal, sürücülerin yalnızca gaz pedalını kullanarak hızlanmasına ve yavaşlayabilmesine olanak tanıyor. Yeni Nissan Qashqai e-POWER ve Nissan X-Trail e-POWER’da yer alan bu donanım, sürücünün ayağını gaz ve fren arasında sık sık hareket ettirdiği dur-kalk şehir içi sürüşün tekrarlayan yükünü ortadan kaldırmak için tasarlandı.
Sistem önce orta konsoldaki düğme ile etkinleştiriliyor ve devreye girdiğinde gaz pedalı her zamanki gibi hızlanmayı sağlıyor. Gaz pedalının bırakılmasından sonra, e-Pedal fren lambalarını yakmaya yetecek kadar 0,2 g kuvvet ile frenliyor ve tam durma yerine yakın “oldukça yavaş” bir hıza indiriyor. Bu da düşük hızda park etme manevralarının mümkün olduğunca yumuşak olmasını sağlıyor. Böylece sürücüler daha rahat ayarlayabildikleri gaz pedalı ile şehir içi sürüşü daha sezgisel ve daha az zorlayıcı bir hale dönüştürerek yolda yumuşak bir şekilde ilerliyorlar. İstanbul-Konya-İstanbul güzergahında bu teknolojiyi sıkça kullandığımızı söylemeliyim.
 
Sürüş izlenimlerimiz
 
Bu özel rota için Konya’nın Karapınar ilçesine doğru yola çıkıyoruz. Yol yaklaşık 650 km… Navigasyon paralı yollardan 6 saatti gösteriyor. Geniş bir iç mekan ve konforlu bir sürüş bizi bekliyor. Araç çok sessiz ilerliyor… Sessizlik konusunda ise Qashqai’nin EV modu kullanılarak bataryalarda yeterli güç varsa sessiz bir sürüş yapılabiliyor. Sistem otomatik olarak çalıştığında ise içten yanmalı motor olabildiğince az seviyede devreye girerek bataryaları dolu tutuyor.
İçten yanmalı motor çalıştığında pürüzsüz sürüş hissi değişmezken sadece benzinli motorun gürültüsü ekleniyor. Otomobilin elektrik motoruyla sunduğu konfor kolay yönlendirilebilen direksiyonuyla da desteklenmiş. Süspansiyon sistemi de konforu gözetiyor. Genel olarak güvenli hissettiren bir sürüş tecrübesi sunduğunu söyleyebiliriz. Nissan’ın elektriklenen modellerinde türler de zenginleşiyor. Qashqai’nin 12V hafif hibrit teknolojili 1.3 DIG-T motoruna ek olarak şimdi de e-POWER  fiyat listesine eklendi. e-POWER motor teknolojisiyle ilk buluşmamız X-Trail ile oldu. İçten yanmalı motorun optimum sıkıştırma oranı, yeni bir teknoloji olan Değişken Sıkıştırma Oranlı Turbo İçten Yanmalı Motor sayesinde, bu teknoloji e-POWER modellerinde jenaratör ünitesinde, X-Trail benzinli versiyonlarında ise direkt güç üreten içten yanmalı motor kullanılıyor.  Tekerleklere gücü 140 kW’lik elektrik motoru veriyor. Elektrik motor gücünü 1,9 kWh kapasiteye sahip 350 V’lik lityum iyon bataryalardan alıyor. Daha düşük maliyet ve ağırlık sebepleriyle tercih edilen, bu kadar küçük bataryalarla uzun süreli bir sürüş mümkün olamayacağı için enerji azaldığında hemen doldurma görevini ise 1,5 litrelik içten yanmalı motor üstleniyor. Jeneratör görevindeki motor sürekli çalışmıyor. Bataryalarda yeterli güç varsa içten yanmalı motor uykuda bekliyor. Bu sistem ile Qashqai’nin ÖTV’si her ne kadar sadece jeneratör görevinde olsa da “harmonize gümrük tarife sisteminde” içten yanmalı motorun 1,5 litrelik hacminden dolayı yüzde 80’lik dilime girerken, MTV’si 140 kW’lik dilime(120-150 kW) elektrikli otomobiller sınıfında değerlendiriliyor.
 Bu teknolojinin sürüşe etkilerine baktığımızda önden çekişli olarak gelen Qashqai’nin hedeflendiği gibi akıcı ve pürüzsüz bir sürüş sunduğunu gördük. Hızlanma pedalı sürücünün isteklerine net cevap verirken elektrikli otomobil sürüş hissi yaşanıyor.
e-Pedal fonksiyonu da sunan otomobilin sadece hızlanma pedalına basılarak fren pedalına gerek olmadan trafikte ilerlemeyi sağlıyor. 10 km/s hızdan itibaren çalışan e-Pedal, fren lambalarını yakmaya yetecek kadar 0,2 g kuvvet ile frenleyip tam durma yerine “oldukça yavaş” bir hıza indiriyor.
 

Dünyanın sayılı güneş enerjilerinden biri: Karapınar Güneş Enerji Santrali
 
Şimdi de  Karapınar Güneş Enerji Santrali’nden  (GES) söz edelim. Henüz  resmi açılışı yapılmadı. Açılış için heyecanla son 1-2 ayı bekliyorlar. Türkiye’nin en kurak, çöl topraklarından yaratılan enerjinin gerçek bir başarı hikayesi. “Avrupa’nın En Büyük, Dünyanın ise Sayılı Büyüklükteki Güneş Enerjisi Santrallerinden Biri”…
Uzun ama çok uzun yolculuğumuz  ilk durağı olan Karapınar Güneş Enerji Santrali’ne  giriyoruz. Bizi İşletme müdürü Burak Doğru karşılıyor. Heyecanla, rakamlarla bize yatırımın büyüklüğünü anlatıyor. Konuşmaktansa araçlarla tesise girelim bu devasa ölçüleri gözlerimizle görelim istiyoruz. 2 araç önlü arkalı tesise giriyoruz…. Gidiyoruz, gidiyoruz, gidiyoruz… Önümüze bakıyoruz ucu gözükmüyor. Sağımıza bakıyoruz orası da, solumuza bakıyoruz orasının da sonunu görmek imkansız. Büyüklüğünü gözlerimizle göremeyeceğimizi anlıyoruz! Sağa çekiyoruz ve Burak Doğru ile söyleşiye başlıyoruz. Rakamları, yatırımı ve tüm detayları ondan öğreniyoruz…
 
 
-: İstanbul’dan yola çıktık, şu anda Karapınar’a geldik. Karapınar Güneş Enerji Santrali’ndeyiz ve yanımızda işletme müdürü Burak Doğru var. Buranın başlangıç hikayesinden başlayalım. Nasıl oldu da burası bir çölken güneş enerji santraline dönüştü?
 
BD: Ben Burak Doğru, buranın işletme müdürüyüm.  Tekrardan hoş geldiniz demek istiyorum. Şu anda Konya’nın Karapınar ilçesinde dünyanın en büyük güneş enerji santrallerinden birindeyiz. Halihazırda  1202 megawattlık bir kurulu güç var şu an işletmede olan.  Başlangıç hikasesine gelirsek, şöyle aslında; YEKA-1 yarışması bakanlık tarafından  açıklandı ve bu bölge Türkiye’nin  tek çöl niteliğindeki bölgesi olduğu için bu bölge güneş enerji santrali kurmaya en uygun bölgelerden biri. Türkiye’de ve  bakanlık tarafından açıklanan yarışma sonucunda Kalyon Enerji bu ihaleyi  aldı ve  ilk önce tabii ki bu santral  montaja başlamadan daha önce panel üretimi gerekiyor. Aslında YEKA-1’in bir ayağı Ankara’daki panel fabrikamız. Panel fabrikamızın kurulumu gerçekleştirildikten sonra 2020’nin ağustos ayında burada panel kurulumu başladı ve şu anda da santralin yaklaşık %90’ı tamamlanmış durumda.
 
-: Hem Ankara’daki panel fabrikası hem de burası Kalyon Enerji tarafından yönetiliyor değil mi?
 
BD: Evet, evet. Yani şu anda santralin %100 sahibi Kalyon Enerji Firması’na ait. Yaklaşık da şu ana kadar 2 yıldan beri peyderpey üretim gerçekleşmekte.
 
-: Kısaca isterseniz fabrikadan başlayalım ondan sonra da buraya gelelim.
 
BD: Tabii. Aslında bu YEKA-1 yarışmasının ihale kapsamında bu fabrikanın kurulumu bir gereklilik ve bu gereklilik sonucunda 500 megawatt kapasite üretimli yıllık 500 megawatt üretimli kapasitesi olan bir panel fabrikası Ankara’da kuruldu. Bu panel fabrikası asıl dört ayrı fabrika gibi diyebiliriz yani hammaddesi lityumun burada gördüğümüz panellere ulaşana kadarki haline gelen, 4 aşamayı içinde barındıran..
 
-: Yani aslında bir taş madeni panele dönüştürülüyor değil mi?
 
BD: Evet evet. Silisyum madeninden bu panellere enerji üretebilecek kapasiteye gelebilecek duruma gelene kadar tüm süreçleri dört süreci de içinde barındıran dünyada bu kapasitedeki tek üretim tesisi diyebiliriz. Orada yüksek teknolojik ürünler geliştiriliyor ve fabrika tarafında da ar-ge çalışmalarıyla birlikte bu panellerin verimliliklerini maksimum düzeye çekmeye çalışılıyor.
 
-: Orası sadece buraya mı çalışıyor şu anda yoksa başka ihracatı da var mı?
 
BD: Şöyle aslında panel fabrikası ilk başta sadece buraya üretim yapıyordu ve sonrasında geçen yıl alınan kararla panel fabrikasının kapasitesi 1200 megawatta çıktı ve şu anda hem piyasada hem de bu santrale gelen paneller mevcut. Hem dışarıya iş yapıyoruz şu an hem de buraya geliyor.
 
-: Şimdi Ankara’dan buraya paneller geliyor. İsterseniz biraz buradan bahsedelim. Burası gözde canlanması için daha basit bir anlatımla 2.800 futbol sahası büyüklüğünde…
 
BD: 2.800 futbol sahası büyüklüğünde yaklaşık 20 milyon metrekarelik bir alan. Şu an bulunduğumuz alan aslında santralin çok başı. İkinci yol dediğimiz bir yoldayız ve 20 milyon metrekarelik bir alan var burada, yaklaşık 2.600 futbol sahası büyüklüğünde bir alan. Doğudan batıya 2.1 – 2.2 kilometre ortalama genişliği, kuzeyden güneye de yaklaşık 10.000 kilometre. Bizim burada sadece tel çitle çevirdiğimiz alan uzunluk daha doğrusu 32 kilometre civarında. Yani biz bu santrali dolaşmaya çıktığımızda açıkçası saatler sürüyor. Çok büyük bir santral.
 
-: Bu Avrupa’nın en büyüğü olan bir santral mi?
 
BD: Avrupa’nın halihazırda en büyüğü dünyanın da en büyük güneş enerji santrallerinden de biri. Aslında biz şunu aktarıyoruz “Dünyanın farklı lokasyonlarında daha büyük kapasitede güneş enerji santralleri var. Fakat bunlar solar park diye geçiyor.” Yani bir alan belirleniyor ve bu alan devlet teşvikiyle farklı firmalarla toplam kurulu kapasiteye gelene kadar yatırımlar yapılıyor ama biz dünyada tek bir parselde kurulu olan en büyük güneş enerji santraliyiz ve tek bir tüzel kişilik altında kurulu olan en büyük güneş enerji santraliyiz.
 
-: Burası aslında şimdi bizim, paneliyle güneşiyle toprağıyla yani her şeyiyle kendi enerjimizi ürettiğimiz kendi enerjimiz.  Günümüz şartlarında da daha büyük önemi var bunun. Türkiye’deki bunun önemini siz biraz anlatır mısınız teknik olarak?
 
BD: Tabii ki. Şimdi yenilenebilir enerji kaynakları dünyada özellikle konvansiyonel sistemler işte doğalgaz ihtiyacı, bir kömür ihtiyacı olduğunda hem çevreye ve iklime etkisi oluyor. Aslında güneş enerjisi sistemleri, rüzgar enerjisi sistemleri ve diğer yenilenebilir enerji kaynaklarının bu etkisi yok denecek kadar az. Biz burada yıllık yaklaşık 2.500.000 insanın enerji ihtiyacını karşılayacağız Türkiye’nin ve bu enerji ihtiyacını eğer normal konvansiyonel sistemde elektrik üretim tesisiyle üretseydiniz 1.5 milyon ton karbondioksit havaya salınacaktı. Biz bunun önüne geçmiş oluyoruz bu santralle çünkü çevreci bir santral ve özkaynak yani güneş, bir doğalgaz bağımlılığımız yok bir özkaynak kömür bağımlılığımız yok bu noktada da enerjinin özkaynaklarımızla elde edilmesi açısından çok önem arz ediyor, çok önemli bir yerde açıkçası.
 
-: Doğal enerjinin çok daha değerli olduğu bir iklimdeyiz şu anda. Biliyorsunuz iklim değişiklikleri var ve her şekilde aslında enerji tarafından kötüye giderken doğa tarafında, ama böyle bir tesisin Türkiye’de olması ve her şeyiyle de aslında Türk malıyla olması çok büyük önem taşıyor. Kaç işçi çalışıyor bütün bu tesiste?
 
BD: Şu an aslında bir yandan kurulum aşaması devam ediyor. Tesisin %90’ı tamamlanmış durumda. Şu anda inşaat ve işletme durumu dahil yaklaşık 700 kişi santralimizde çalışıyor.
 
-: Ne zaman açılacak biraz da ondan bahsedelim isterseniz.
 
BD: Bizim planımız 2023’ün ilk aylarında tüm santralin bitmesi. Yaklaşık 2 aylık bir süre içerisinde santralimiz tamamlanır.
 
-: Nasıl, heyecanlı mısınız peki böyle bir şeyin başından beri siz de işletmeci olarak yönetici olarak başındasınız. Nasıl bir heyecan olduğunu öğrenebilir miyim?
 
BD: Gerçekten teknik anlamda inanılmaz motive olunan bir yer. Dünyada bu işi yaptığınız en yüksek noktalardan biri. Yani hem teknik anlamda hem operasyonel anlamda bu bizim için çok değerli, çok heyecan duyuyoruz. İşimizi şevkle ve gururla yapmaya çalışıyoruz. Sonuçta burada bir milli servet yatıyor ve ülkemizin know-how’ına da büyük bir katkı sağlayan bir proje. Burada içinde ufacık da olsa bir katkımızın olması gerçekten bizi gururlandırıyor. Bu şekilde.
 
-: Peki şimdi artı değerden bahsettik. Buranın yatırımını da öğrenmeden olmaz. Ne kadarlık bir yatırım açıklandı burası için?
 
BD: Yani yapılan açıklamalar var zaten. Burada santralin yaklaşık yatırım miktarı 1 milyar dolar civarında.
 
-: Yapıldı ama bittikten sonra enerji olarak Türkiye’ye çok büyük bir kazanım olacak değil mi?.
 
BD: Çok büyük bir kazanım olacak. Yani bahsettiğim gibi 2.5 milyon kişinin enerji ihtiyacını biz buradan karşılayacağız. Öz kaynaklarımızla karşılayacağız. Herhangi bir bağımlılığımız olmadan dışa bağımlılığımız olmadan karşılayacağız. Bu çok değerli gerçekten. Bunun gibi tesislerin gerçekten arttırılması ve bizim enerji bağımlılığımızın da azalması gerekiyor.
 
-: Şimdi ben de tam aslında onu soracaktım. Burası çok büyük, buranın aslında ölçülemeyecek ya da devasa ölçüleri var. Peki Türkiye genelinde baktığınız zaman bu enerjiye benzer ama bunun kadar da olmayan yaygın bir enerji santrali var mı? Güneş enerji santralleri yaygın mı? Ya da yaygınlaşıyor mu?
 
BD: Gerçekten aslında güneş enerji santralleri yatırımları özellikle Avrupa’ya kıyasla Avrupa yedinci veya sekizincisiyiz. Çok kötü bir durumda değiliz açıkçası ama daha da iyi olmalıyız. Tabii ki son yatırımlar ve teşviklerden sonra bu tarz yatırımlar Türkiye’de çok fazla artmaya başladı ve kurulu gücümüz de 8.5- 9 gigawatt kapasiteye kadar ulaştı Türkiye’de güneş enerji santralinde. Hem güneş enerjisi hem rüzgar enerjisi bunlar doğadan aldığımız kaynaklar ve bunları maksimum düzeyde kullanabilmeliyiz. Bu yüzden bu yatırımlar da devam edecektir diye umuyorum.
 
-: Türkiye aslında baktığımız zaman hem yüz ölçümü olarak hem güneşi, rüzgarı, suyu ve deniziyle aslında çok müsait değil mi kendi enerjimizi üretmek için? Baktığınız zaman yol boyunca rüzgar güllerini görüyoruz. Batı tarafında Ege’ye gittiğiniz zaman artık normal tarlalar güneş tarlalarına dönüştü. O anlamda Türkiye kendi enerjisini üretebilecek bir doğaya sahip aslında diye düşünüyorum.
 
BD: Kesinlikle katılıyorum bu tespitinize. Tabii halihazırda bu teknoloji birkaç sene öncesinde çok çok daha pahalıydı hem güneş santralleri hem rüzgar santralleri olarak. Gelinen noktada bu yatırım artık yapılabilir durumda ve bu noktada tabii ki bunu da söylemeden geçemeyeceğim bu tarz yenilenebilir enerji kaynakları biraz doğayla bağlantılı olduğu için bazı teknik nedenlerden dolayı toplam kurulu güç kapasitesi içerisindeki belli bir kapasiteyi geçmeniz sistemin çalışmasını zorlaştırıyor Türkiye genelinde. Ama bu da artık yeni yakın zamanda batarya teknolojilerinin gelişmesiyle çok daha yatırım yapılabilir ve çok daha enerji güvenliğini arz güvenliğini sağlayabilir noktaya çok yakın zamanda gelebilir diye düşünüyorum.
 

 
Rakamlarla  Karapınar Güneş Enerji Santrali (GES)
 
*Türkiye’nin tek çöl niteliği taşıyan arazisinde kurulu olan Kalyon Karapınar Güneş Enerjisi Santrali, yaklaşık 20 milyon metrekare araziye kuruludur. Diğer bir ifadeyle Paris’in ¼’ü ya da 2.600 futbol sahası büyüklüğündedir. Avrupa’nın en büyük, dünyanın sayılı büyüklükteki güneş enerjisi santrallerinden biridir.
*3.256.038 adet güneş paneline sahip olan santralin toplam kurulu gücü yaklaşık 1.350 MWp olup, yılda 3 milyar kilovatsaat’e yakın elektrik üretecek ve Türkiye’de bir yılda tüketilen elektriğin yaklaşık yüzde 0,75’ini karşılayacaktır.
*Ayrıca yaklaşık yıllık 1,5 milyon ton karbon salımının da önüne geçerken 2 milyon nüfuslu bir şehrin evsel tüketimini de karşılayacaktır.
*Türkiye’nin güneş enerjisi kapasitesini tek başına yaklaşık yüzde 15 oranında artıracak bir yatırımdır. Projede kullanılan paneller, dünyanın ilk ve tek tam entegre güneş paneli fabrikası olan Kalyon PV’de üretilmektedir.